Küba Kentsel Tarımı ve Eski ve Yeni Özel Dönemler

Yazar: Kevin Carsoni. Orijinal makale: Cuban Urban Farming, and Special Periods Old and New, yayınlanma tarihi: 8 Mayıs 2023.

20. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Sovyet bloğunun endüstriyel devliği ile kurumsal kültürleri arasında dikkat çekici paralellikler bulunmaktadır. Bu durum özellikle tarım için geçerlidir. Her ikisi de son derece büyük ölçekli ve yüksek düzeylerde mekanizasyona sahip çiftliklere, ve sentetik gübrelerin yoğun kullanımına dayanmaktaydı.

Küba Devrimi’nden SSCB’nin çöküşüne kadar Küba, Sovyet tarımsal kalkınma modelini takip etti. “Küba, dünyanın en büyük şeker ihracatçısı olarak – en büyük hasadı olan 1990‘da – neredeyse tamamı Komünist bloğa ihraç edilen ve 8,4 milyon tona varan şeker üretiminde tarım ilaçlarına, gübrelere ve ağır makineleşmeye bel bağladı.”(1) Virginia’daki Christopher Newport Üniversitesi’nde beşeri coğrafya profesörü olan Federica Bono’ya göre, “ Küba oldukça mekanize bir tarım sistemiydi. Bu düzeyde bir mekanizasyon ve kimyasal kullanımı ile Kaliforniya‘nın tarım sistemleriyle karşılaştırılmıştı.”(2)

Bu aynı zamanda neokolonyal ve ihracat odaklı hormonlu bir kalkınma modeliydi; Küba, ithal ikamesi ve çeşitlendirme yerine, ithalatını ödemek için nakit mahsul üretimine odaklandı:

Soğuk Savaş sırasında yerel gıda üretmeyi bıraktılar ve tarım arazilerinin çoğunu Sovyetler Birliği’ne tedarik sağlamak için şeker kamışı tarlalarına dönüştürdüler. Bu şeker dağları karşılığında Moskova, Küba’ya gıda, kimyasal gübre ve arabaları ve traktörleri için akaryakıt sağladı. (3)

Bütün bunlar, Sovyet bloğunun ve bizzat Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle sona erdi. Bunu kısa sürede Küba’nın dış ticaretinin %80’inin kaybı ve ciddi gıda kıtlıkları izledi – Castro’nun “özel dönem” olarak adlandırdığı bir dönem. (4)

Bu, Küba’da yaşayanların ortalama olarak günlük kalori alımlarının üçte birini kaybettiği, hükümetin gıda karnesi için barış zamanında bir kemer sıkma programı başlattığı ve Kübalıların çoğunun yaygın, kaçınılmaz bir açlık yaşadığı bir dönem olan Küba’nın gıda krizinin başlangıcıydı.

Gıda ithalatının buharlaşmasıyla birlikte Küba, adanın tarımsal girişimlerini sürdüren hayvan yemi, gübre ve yakıta erişimini kaybetti. Petrol kıtlığı o kadar yaygın hale geldi ki, pestisit ve gübre üretimine gem vurdu, traktörlerin ve endüstriyel tarım araçlarının kullanımını kısıtladı ve nihayetinde bölge genelindeki sofralara sebze, et ve meyve ulaştırmak için gerekli olan ikmal ve soğutma ağını zaptetti. Bir zamanlar ülkeyi ayakta tutan yem, gübre ve yakıt olmadan, Küba’nın Yeşil Devrim tarım sistemi bifiil dağıldı. (5)

Halkın bu duruma tepkisi tam anlamıyla kahramancaydı. 90’ların ilk yılları, mekanize yüksek girdili çiftçiliğin yerini toprak odaklı ve organik üretim metodlarının aldığı yoğun ve hızlandırılmış bir gıda üretimini yerelleştirme ve büyütme programına tanıklık etti.

Başlangıçta, gübre olmadan ve sınırlı bilgiyle boğuşulurken verimleri düşüktü, ancak kompost ve diğer organik yetiştirme araçları üreterek damlamalı sulamanın da takdimiyle iyileşmeler görmeye başladılar….

Toprak kalitesi, daha fazla kompost ve toprak düzenleyici yaratmak için kullanılan mahsul artıkları, evsel atıklar ve hayvan gübresi karışımıyla iyileştirildi. Bununla elde edilen ekstra taze sebze ve meyveler, şehir sakinlerinin kalori alımını hızla iyileştirdi ve birçoğunu yetersiz beslenmeden kurtardı.

2008 itibariyle, ölçeklerinin küçüklüğüne rağmen, gıda bahçeleri Havana’daki arazinin yüzde 8’ini ve Küba’daki tüm kentsel alanın yüzde 3,4’unu oluşturuyordu ve tüketilen tüm meyve ve sebzelerin yüzde 90’ini üretmekteydi. (6)

Sonuç, inanılmaz bir gıda dayanıklılığı modelidir:

Havana’da kentsel tarım, balkon bahçesinden Havana’nın yeşil kuşağını oluşturan çok hektarlı tarlalara kadar farklı ölçeklerde gerçekleşmektedir. Havana’nın kentsel bahçeleri genellikle insan ve hayvan tüketimi için gıda üretmelerine rağmen, aynı bahçe yapısı kompost ve biyoyakıt üretimini ve hayvancılığı da mümkün kılmaktadır. Bu bahçelerin birçoğu şehir içindeki boş ve harap durumdaki arazilerden hükümet tarafından sağlanan kullanma hakkının(hükümet tarafından sağlanan ücretsiz arazinin) istismar edilmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

…El Cerro mahallesinde bir çatıda, tek bir çiftçi 40 Hint domuzu, 6 tavuk, 2 hindi ve yüzden fazla tavşan beslemektedir. 68 metrekarelik sistemi, sebze yetiştirdiği, organik hayvan atıklarını geri dönüştürdüğü, şu topladığı ve çeşitli türler arasında sinerjilerden faydalandığı kapalı döngü permakültür prensiplerini içermektedir. Yemlerini kurutma ve muhafaza etmek için kendi makinelerini inşa etmiş olması, yakındaki pazarlardan ve dükkanlardan bol miktarda atık kompost toplayıp verimsiz dönemlerde kullanmak üzerine depolamasına imkan vermektedir. Küçük çatı girişimi, bölgedeki restoranlar ve pazarlar için et üretmektedir; kendisi Havana’daki binlerce küçük hayvan yetiştiricisinden biridir. (7)

Bu tür işgüzarlıklar genel olarak kentsel tarımda yaygındır. Colin Ward’a göre İngiltere’deki yeni inşa edilen mahallelerdeki ev bahçelerinde üretilen gıda miktarı, aynı arazinin çiftlik olduğu dönemde üretilen miktardan daha fazladır.

Amerikan usulü geleneksel mekanize tarım da – tıpkı bir bütün olarak kapitalizm gibi – yapay bir ucuzluktaki hammaddelerin yaygın kullanımına dayanan bir büyüme modeli ile gelişti.

Geleneksel Amerikalı çiftçiler arazilerinin çoğunu kullanım dışı tutacak kadar toprak zengini, hatta bunu yapmak için hükümetten para alıyorlar. Bu sebeple sözde “çiftlikler” gıda üretimi işletmeleri oldukları kadar garantili gayrimenkul yatırımlarıdır.

Amerika’nın en büyük tarım eyaleti olan Kaliforniya’da büyük tarım işletmeleri hükümet tarafından idare edilen barajlardan devasa miktarlarda sübvansiyonlu sulama suyu alıyorlar – belediyelerde yaşayan sıradan şehir sakinleri suyu tayina bağlamak zorunda kaldıklarında dahi.

Amerika Birleşik Devletleri ayrıca büyük ölçekli tarım işletmelerinin tarlalarına yetiştirilen gıdaları, onları yüzlerce veya binlerce mil öteden tüketen insanlara, ulaştırabilmek için uzun mesafeli nakliyeye son derece bağımlıdır.

Yeşil Devrim’in sözde “yüksek verimli” tohum çeşitleri, yalnızca büyük miktarlarda sentetik gübre ve sübvansiyonlu sulama suyu gibi girdilerin mevcudiyeti durumunda daha üretken veya daha verimlidir. Bu sebeple Frances Lappe bunlara “yüksek tepkili türler” der.

Tarım dahil olmak üzere Amerikan kapitalizmi – tıpkı Sovyet “sosyalizmi” gibi – devlet tarafından empoze edilen bir iktidar sistemidir.

Bu kadar hassas olmasaydı bile, böyle bir sistemin katıksız verimsizlikleri tek başına yeterince kötü olurdu. Ancak üstüne üstülük Amerikan tarımı, büyük ölçüde bağımlı olduğu tüm sübvansiyonlu girdilerde büyük sistemik aksamalara maruz kalırsa, ABD muhtemelen kendi “özel dönemini” yaşayacaktır. Ve bu tür aksamaların gerçekleşmesi hiç de imkansız görünmüyor.

Rekor seviyelerdeki kuraklık, sulama suyunun bağımlı olduğu nehirleri tahrip ettiğinden, Batılı eyaletler ciddi su kısıtlamalarıyla karşı karşıya. Peak Oil’in orta ve uzun vadeli tehdidine ek olarak, ÇOVİD salgını ve Rus petrolüne yönelik ithalat yasaklarıyla ilgili son deneyimlerimiz, uzun mesafeli deniz taşımacılığının da kısa vadeli arz şoklarına karşı savunmasız olduğunu gösteriyor. Ve sentetik gübreler ve böcek ilaçları korkunç geri bildirim etkileri üretti. Kimyasal gübrelere olan bağımlılık, toprağı cansız bir sert tabakaya dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda su yollarında ve okyanuslarda zehirli alg patlamalarına neden oluyor. Böcek ilaçları haşerelerin doğal düşmanlarını öldürerek ve direnç gelişimini güçlendirirek on kat veya daha fazla zehrin daha az etkiye sahip olmasına sebep oluyor. Büyük ölçekli monokültür tarım ve herbisit kullanımından kaynaklanan çıplak toprak, büyük üst toprak kaybına yol açar.

Bütün bunlar bir araya getirildiğinde son derece kırılgan bir tarım sistemi ortaya çıkıyor – belki henüz 1990’da Küba’nın sahip olduğu sistem kadar kırılgan değil, ama istikamet o yönde.

Geç dönem kapitalizmin sürdürülebilirlik krizlerini aşmanın yolları muhtemelen gıda sistemimizi yoğun derecede yeniden yerelleştirilmiş bir şeye dönüştürmeyi ve kapalı döngü besin geri dönüşümü, yağmur suyunun toplanması ve muhafazası için Permakültüre göre tasarlanmış peyzajlar vb. şeylere dayalı olacak şekilde yeniden düzenlemeyi içerecektir. Küba halkını örnek almaktan beteri de var.

1. Roger Atwood, “Organic or starve: can Cuba’s new farming model provide food security?” The Guardian, October 28, 2017 <https://www.theguardian.com/environment/2017/oct/28/organic-or-starve-can-cubas-new-farming-model-provide-food-security>.

2. “Cuba’s Farming Cooperatives: An Interview with Federica Bono,” Grassroots Economic Organizing, March 20, 2023 <https://geo.coop/articles/cubas-farming-cooperatives>.

3. “Cuba’s Urban Farming Shows Way to Avoid Hunger,” EcoWatch, November 19, 2019 <https://www.ecowatch.com/urban-farming-cuba-2641320251. html>.

4. Atwood, op. cit.

5. Carey Clouse, “Cuba’s Urban Farming Revolution: How to Create Self-Sufficient Cities,” Architectural Review, March 17, 2014 <https://www.architectural-review.com/essays/cubas-urban-farming-revolution-how-to-create-self-sufficient-cities>.

6. “Cuba’s Urban Farming Shows Way to Avoid Hunger,” op. cit.

7. Clouse, op. cit.

Bu platformda yapılan çeviriler tamamen bağışlarla finanse ediliyor. Burada okuduklarınız hoşunuza gidiyorsa eğer, sizi katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Nasıl destek verebileceğinize dair talimatları C4SS’yi Destekleyin sayfasında bulabilirsiniz:
https://c4ss.org/c4ssyi-destekleyin

Anarchy and Democracy
Fighting Fascism
Markets Not Capitalism
The Anatomy of Escape
Organization Theory