Bizi Otorite Değil, Dayanışma Kurtaracak

Okumak üzere olduğunuz makale, Darian Worden tarafından kaleme alınmış ’ye çevrilmiştir. 18 Nisan 2020 tarihinde “Authority Will Not Save Us, Solidarity Can” başlığı altında yayınlanmıştır.

Covid-19, hangi lider başta olursa olsun, mevcutta hangi siyasi iktidar olursa olsun zaten ölümcül ve yıkıcı olacaktı. Yine de ölüm ve yıkımın ne kadar şiddetli olduğu tabii ki hem sıradan insanların hem de iktidardakilerin eylemlerine göre değişebilir. Tamam, binlerce kamu çalışanı kahramanca işler yapmış ya da bazı politikacılar kendilerinin acil durumlarda yetenekli ve başarılı olduklarını göstermiş olabilir ancak insan yaşamını savunmaya en uygun toplumsal örgütlenme biçiminin devlet olduğu kanıtlanmış değil.

Devletin olumlu etkilerini övmek ve teşvik etmek, olumsuzlarını silip atmak yetmez. Devleti bir bütün olarak değerlendirmek gereklidir.

Herhangi bir felakete karşı etkili olacak bir toplumsal tepki, otoritenin işi değil, ortak bir çıkar uğruna bir araya gelmiş çeşitli insanların işi olurdu. Devlet çalışanları ve direktifleri aktif olarak hayat kurtarırken, bir sorumluluk duyguları varsa insanları engellememeye iter onları. Ancak insanlar devletin ve zenginlerin her şeyi çözemeyeceğini anlayıp dayanışma içinde hareket etmeye karar verdiklerinde, devletten bağımsız çalışan karşılıklı yardım ağları ortaya çıkar. Günlük hayatta ve acil durumlarda bireyin özgürlüğünü ve refahını devletten daha iyi güvence altına alan şey bu özerk ağlardır.

Devlet bir kontrol kurumudur ve acil durumlarda yapmaya çalıştığı şey daha fazla kontrol elde edebilmektir, bu hastalığın yayılmasını hızlandıracak olsa bile.

Bir devletin güvendiği şey onun uygulayıcılarıdır. Polise daha fazla yetki vermek, onlara halka zarar versinler diye yeni araçlar vermek anlamına gelir. Kamusal alanlarda bulunan insanlara yönelik polis müdahaleleri, marjinalleştirilmiş insanları orantısız bir şekilde etkileyecek ve hatta bazen insanları hastalanma olasılıklarının daha yüksek olduğu hapishanelere gönderecektir. Kalabalık hapishanelerde işe yarayacak sosyal mesafeyi korumak imkansızdır ve gardiyanlar sabun ve hijyen malzemelerine erişimi kısıtlamaktadır. Birçok şehirde, küçük suçlar ve kurbansız suçlar için tutuklamalar devam ederken, polis daha fazla insanı hapse atmak için acil durumları bahane ederek yetki kazanıyor. Bu durum, polis tarafından hedef alınan kişilere hiç adil olmayan bir şekilde zarar veriyor ve polis memurları, hapishane çalışanları ve hapsedilen kişilerin çalıştıkları topluluklara ve yaşadıkları topluluklara ölümcül bir hastalık bulaştırma riskini boş yere artırıyor.

Devletin yarattığı şey insanların güvende olmasını zorlaştıran bir eşitsizliktir. Örneğin, insanlara evde kalmalarının söylendiği zaman devletin ağır silahlı kuvvetleri, savunmasız ve barınmayan kişilerin, devlet kararnamesiyle boş tutulan veya kazanç sağlamak için doğru zamanı bekleyen yatırımcılar tarafından boşaltılan evleri devralmasını engelliyor.

Sınırların kapatılması ve ciddi ölçüdeki seyahat kısıtlamaları, halk için ek tehlikeler yaratan devlet yaptırımından başka bir şey değildir. Pandemi tehdidi masaya yatırılana kadar, virüs tespit edilmeden önce de çok sayıda topluluğa bulaşıyordu.

Aceleyle sınırları kapatmak ve bir hevesle seyahati kısıtlamak, insanların küçük alanlarda tıkış tıkış beklemesine yol açtı. Bu yaşananlarda insanlara tabii ki virüs bulaştı ve birçoğu farkında olmadan hastalığı başkalarına bulaştırdı. Ancak sınırları her zaman sıkı bir şekilde kontrol etmek, sadece geçmelerine izin verilmeyen yoksul ve ezilen insanlar için ölümcül olmakta ve ayrıca milliyetçi şiddetin büyüdüğü ve verimli bilimsel ve ekonomik alışverişlerin sınırlanmış olduğu daha tehlikeli bir dünya yaratmakta.

Sınırların varlığı, kimin geçip kimin geçemeyeceğini denetlemeyi ima eder. İnsanların afetlerden ve büyük ölçekte devlet şiddetinden kaçtığı senaryolarda, devletler mültecilerin sağlıklı topluluklar inşa etmeyi denemelerine izin vermek yerine kalabalık ve sağlıksız kamplara koyuyor.

Otorite ve baskının aksine, sosyal dayanışma ve paylaşılan sorumluluk duygusu, felakete karşı sağlıklı tepkiler doğurur. Afet sonuçlarını devletten daha iyi hafifletecek ve müdahale edecek şey dayanışma ruhu ve çevre adaleti bilinciyle hareket eden özgür bir toplumdur.

İnsanların karşılıklı yarar elde edebileceklerini hissedebildikleri topluluklar, daha büyük bir sosyal dayanışma duygusunu besleyebilir ve eşitlikçi toplumlar, daha fazla insanın güvende olması için ihtiyaç duydukları kaynaklara erişmesine yol açarlar. Özgür toplumlar, insanları özgürlüklerinden mahrum bırakmadan bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayan yerel konseyler ve bölgesel meclisler gibi özerk yapılar ve benzer çıkarlara sahip insanlar arasında bağlantılar sağlayan ve adil alışverişi teşvik eden küresel ağlar ortaya çıktıkça kendini göstermeye başlar.

Özgür toplumlar, özgür bir bilgi akışını ve merkezi olmayan araştırma, üretim ve testleri kucaklar. İşçiler üretim üzerinde daha fazla güce sahip olduklarında topluluk ihtiyaçlarına öncelik verme olasılıkları daha yüksektir, izole konaklarda ve lüks sığınaklarda felaketi bekleyen yatırımcıların zenginliğine değil. İşçilerin yaşamları günlük hayatın merkezinde olsaydı, salgın esnasında çalışmaya devam edenler için güvenlik önlemleri sıkılaştırılır ve evde kalmak isteyenlere de bunun yolu açılırdı. Herkesin deneyimleyebileceği sağlıklı ortamlar yaratmak, hastalıkları ölümcülleştiren kronik sağlık sorunlarının azalmasına yol açacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri hem tüm dünyada gücünü göstermeye yetecek kadar hem de sınırları içindeki sorunlarla baş edebilecek kadar kaynağa sahip ama pandemi konusunda berbat bir performans sergiledi. Bunun nedeni büyük ölçüde, bir zamanlar iklim değişikliğinin bir Çin yalanı olduğunu söyleyen ırkçı bir dolandırıcının faşist çetesi tarafından yönetilmesi. Bu durum birdenbire ortaya çıkmadı ve onları iktidara getiren sistemi ve toplumu yeniden masaya sermenin vakti geldi.

Trump’ın iktidara gelişi, Amerikan kapitalizmi ve ırkçılığının bir sonucu ki tüm bu süreç uluslararası camiadan otoriterler tarafından destek gördü. Siyasi kariyeri, bir televizyon yıldızı olduğu yıllarda başladı. Trump, Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk siyah başkanının aramıza ait olmayan bir yabancı sahtekâr olduğu hikayesi etrafında bir hareket inşa etmek için zenginlerin kendine sağladığı platformu kullandı.

Trump’ın ırkçı komplo siyaseti, başkanlık kampanyasına başladığında ivme kazandı. Meksika ve Orta Amerika’dan gelen göçmenlerin çoğunluğunun suçlular ve tecavüzcülerden oluştuğunu söylerken “iyi olanları bize göndermiyorlar” gibi ifadeler kullandı. Otoriteye meyilli olması, terörle mücadele esnasında insan haklarını ihlal etmeyi desteklemesinin kolluk kuvvetlerinden destek görmesinden sonra daha da arttı.  Dünyanın dört bir yanındaki otoriterler, otoriter Trump’ı bir müttefik olarak gördü ve FBI ajanlarının yanı sıra Rus istihbarat ajanları da onun zafere giden yoluna taş taşıdılar. Kurumsal medya, büyük ölçüde Trump’ın iktidara gelişini ve faşizmi benimsemesini, tek haneli bir aday anketi olarak aldığı yayın süresinden, gücünü kötüye kullanma raporlarına kadar kârlı bir hikâye olarak ele aldı. Yürütmeyi mesul tutmak için kurulan devlet yapıları, demokrasiyi sınırlamak için kurulan yapılar başarılı olduğu için sonuç vermedi.

Trump, kurumsal medya tarafından terfi edildi, devlet aktörleri ona avantajlar sağladı ve Trump’i sosyal statülerini veya hisse senedi portföylerini savunan biri olarak gören insanlar tarafından desteklendi. Eğer “kuruluş” kelimesi bu insanları içermiyorsa, o zaman kayda değer bir anlamı yoktur. Devletin varlığı Amerika’nın Trump felaketini yaşamasına yol açtı.

Trump rejiminin söylediği ve yaptığı onca şeye rağmen, yönetiminde bu vebayı bir fırsat olarak görenlerin olduğu yadsınamaz. Herkes Covid-19 riski altında olabilir. Bununla birlikte, demografik gruplar göz önüne alındığında, hastalığa yakalanma ve ondan ölme riski en yüksek olanlardan bazıları, kentsel alanlarda yaşayan veya kalabalık koşullarda çalışan işçi sınıfı insanlarıdır, çoğu zaman çevresel ırkçılık nedeniyle mevcut sağlık sorunlarını en yüksek oranlarda deneyimleyen renkli insanlardır. Bu insanların Trump’ı veya partisini desteklemesi pek olası değil. Demografik değişimi caydırmak için çocukları ebeveynlerinden koparma ve istismar kamplarına gönderme politikasını benimseyen bir yönetim düşünüldüğünde, kitlesel ölümlerin ve propagandanın onların iktidarda kalmasına nasıl yardımcı olabileceğini analiz eden rejim danışmanlarının olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Kritik eyaletlerin şehirlerinde binlerce insan ölürse ve Trump propagandası, yeterince insanı felaketin ölçeğini görmezden gelmeye ikna ederken, insanları yabancı oldukları için suçlarsa, onu takip eden otoriterler bu felaketi iyi kullanılmış bir fırsat olarak görebilir veya hatta Allah’ın bir hediyesi olarak.

Trump’ın otoriterliği ve gangster kapitalizmi, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki okuyucular için en dikkat edilmesi gereken tehdittir, ancak dikkate alınması gereken başka devletler de var. Çin’deki devlet kapitalisti rejim, bu virüs salgını hakkında önemli bilgilere erişimi kısıtlarken doktorları gözaltına aldı ve insanları korkuttu. Macaristan’daki Viktor Orbán’ın otoriter milliyetçi çetesi OHAL’i hükümet kurmak için fırsat olarak değerlendirdi ve kısa süre sonra transeksüellerin haklarına saldırmaya başladı. Avrupalı refah devletleri mültecileri kamplarda süründüren göç politikaları uyguluyor, kuzey Suriye’de terörü desteklerken Erdoğan’ın Türkiye’deki hükümetini destekliyorlar ve genellikle Esad rejimi, isyancıların kontrolü altındaki bölgelerde insanları katlederken destek görüyor bu refah devletlerinden.

Avrupa’nın büyük bir kısmının toplu katiller tarafından yönetildiği yadsınamaz bir gerçek. Merkezi gücün otoriterler tarafından kontrol edilmemesinin mümkün olduğu bir devlet yoktur.

Hayatın ve özgürlüğün en iyi güvencesinin devlet olduğu hiçbir zaman kanıtlanmamıştır ve devletin gücünü artırmak verdiği zararı artıracaktır. Neyse ki kötü haberlerin kara bir bulut gibi üzerimizde gezdiği bir dönemde bile insanlar dayanışma ve yardımlaşma içinde hareket edebiliyor. Otoriterleri takip ederek daha iyi bir geleceğe ulaşılamaz. Daha iyi bir gelecek, devlet gücünü boş verip birbirlerini desteklemek için otonom ağlar kuran insanlar tarafından yaratılabilir.

Anarchy and Democracy
Fighting Fascism
Markets Not Capitalism
The Anatomy of Escape
Organization Theory