Film İncelemesi: Acı Hasat

Yazar: Logan Yershow. Orijinal makale: Film Review: Bitter Harvest. Yayınlanma Tarihi: 18 Nisan 2017. Tercüman: Tuba.

Acı Hasat. Yönetmen: George Mendeluk (Devil’s Harvest Production, 2017). Süre: 103 dakika.

Acı Hasat, 1932-33 yılları arasında Ukrayna’da yaşanan ve Holodomor olarak da bilinen devletten kaynaklı kıtlık sırasında geçen, yakın zamanda yayımlanan bir savaş macerasıdır. Ukrayna diasporasının üyeleri tarafından yönetilen, yazılan ve finanse edilen film, ekibin bir kısmının katıldığı 2013-2014 Euromaidan protestoları sırasında Ukrayna’da bir yerde çekildi. Yapımcı Ian Ihnatowycz’in de belirttiği gibi, film gerçek ama tartışmalı soykırım konusunda küresel farkındalığı artırmayı amaçlıyor.

‘Soykırım’ hafife aldığım bir kelime değil. Uzun araştırmalar ve büyükannemle büyükbabamın birinci elden anlattıklarından sonra kullanmayı seçtiğim bir kelime. Her ikisi de Sovyet Ukrayna’nın sakinleriydi ve çocukken Holodomor’dan sağ çıktılar, ancak on yıl sonra Nazi işgali sırasında Ostarbeiter işçileri olarak kaçırıldılar ve sonunda General Eisenhower’ın lütfu altında ABD’ye gittiler. Büyük amcalarından biri birkaç yıl sonra intihar etmiş. Büyükannemin erkek kardeşi Kızıl Ordu araçları tarafından sokak ortasında vurulmuş. Birçok akraba ve komşularımız kaçamamış bile.

Holodomor, Ukrayna ve Rusya’da tartışmalı bir konudur. Soykırım iddiası – Ukraynalıların Stalin ve Sovyet rejimi tarafından kasıtlı olarak aç bırakılması – Ukrayna devleti ve diasporası tarafından 600 yıllık Rus baskısının 19.871 numaralı maddesi olarak onaylanıyor. Hem modern Rusya Federasyonu hem de mevcut Sovyet savunucularının çoğu bunu inkar ederek bunun tesadüfi olduğunu ve Stalin’in tarımı hızla kolektifleştirmesinin etkilerinin güneydeki tahıl ambarı boyunca Rusların çoğunlukta olduğu bölgeleri de etkilediğini iddia ediyor. Euromaidan’ı iktidara taşıyan Ukraynalı faşist partiler kıtlığı “Yahudi Bolşeviklerin” işi olarak nitelendiriyor ve Stephan Bandera gibi Sovyet otoritesine yanlış nedenlerle direnen ve sonunda Nazilerle işbirliği yapan milliyetçi figürleri yüceltiyor. Bu arada da doğudaki Novorossiya ayrılıkçıları karargahlarına Stalin’in resimlerini asarak güçlü otoriter baba figürüne olan itaatlerini yansıtıyorlar. Bu aynı zamanda Putin’in Birleşik Rusya partisinin ve onun Avrupa ve ABD’deki aşırı sağcı hareketlere verdiği desteğin temelinde yatan neo-Avrasyacı faşizmi de yansıtıyor. Doğu Avrupa tarihine tipik olarak tarafların hepsi de dehşet verici derecede kötü ve tüm hakikat ve uzlaşma olasılıkları tankların ayak izleri ve üst üste yığılmış cesetlerin ağırlığı altında ezilmiş durumda.

Barındırdığı tartışmalara epey değindim ama filmin kendisi hakkında pek bir şey söylemedim. Acı Hasat ezici, melodramatik, TV için yapılmış bir film. İncelemelerin büyük çoğunluğu filmi klişe ve kalıplaşmış olarak nitelendiriyor -ki öyle de. Format açısından çığır açan bir film değil. Batılı izleyiciler için daha erişilebilir hale getirmek için İngilizce konuşan İngiliz oyuncuların seçilmesi anlaşılabilir olsa da rahatsız edici. Doğu Avrupa sinemasının temel unsurlarından kaliteli at dövüşleri ve kılıç oyunları dışında çok da iyi bir film değil.

Alelade anti-emperyalistlerin sandığı gibi sinsi bir NATO propagandası da değil ayrıca. “Ukrayna’nın güzel bir kültürü var, lütfen onu bir ceset çukuruna atmayın” tarzında gelişigüzel, refleksif olarak milliyetçi ve romantik. Sinir etse de hemen hemen mazur görülebilir. Ukrayna Halk Cumhuriyeti’nin “birkaç görkemli bağımsızlık yılı” olarak tanımlanan giriş bölümündeki çirkin tarihini görmezden geliyor ki bunu azıcık bile olsa mazur görmüyorum. UPR, Rus İç Savaşı’nın kaosunda ılımlı milliyetçiler tarafından kuruldu. Çarlar döneminde benzeri görülmemiş bir şekilde Yahudi nüfusuna tam eşitlik ve özerklik vaat etmesine rağmen, UPR güçleri ciddi bir katliam serisi başlatarak UPR’nin kısa varlığı süresince 35.000 ila 50.000 Yahudi’yi öldürdü. Hükümet başkanı Symon Petliura bunu durduramadı (ya da bazı iddialara göre durdurmak istemedi). Anti-semitik askerleri ve köylüleri yabancılaştırmak istemiyordu. Yakındaki Özgür Bölge’nin anarşistleri onun kuvvetlerine karşı savaştı. Sholom Schwartzbard adlı Yahudi bir anarşist 1926 yılında ona suikast düzenledi.

Bu talihsiz aklama bir yana, filmin ne savaşlar arası ne de modern türden Ukrayna faşizmini desteklediğine dair hiçbir belirti görmüyorum. Rus halkını günah keçisi ilan etmiyor ya da popüler antisemitik komplo teorilerine başvurmaya çalışmıyor. Ama Stalin’in aynı anda hem Kazaklara hem de Beyaz Rusya Yahudilerine verdiği zarardan bahsediyor oluşuna da hakkını vermek gerek.

Film, Ukraynalı iki genç aşığın ve ailelerinin Holodomor’u çevreleyen olaylar sırasında yaşadıklarını anlatıyor. Yuri, ünlü bir Kazak ailesinden gelen bir ressamdır. Kazaklar yüzyıllar boyunca Rus uygarlığının sınırlarında yarı özerk olarak yaşamış eşitlikçi asker topluluklardır. Kazaklar, Ukrayna kültürünün ve çevresindeki imparatorluklara karşı meydan okumasının sembolüdür: köleliğe karşılık özgür sahipler ve diktatörlüğe karşılık doğrudan demokrasi. Tarihleri, İç Savaş sırasında Özgür Bölge’nin Beyaz ve Bolşevik güçlere karşı mücadelesine önderlik eden Ukraynalı anarşist Nestor Makhno’ya ilham vermiştir. Çoğunlukla kaçak ve özgür bırakılmış Kırım kölelerinden oluşan anarşistler, Kazakları maroon*lar ve Karayip korsanları gibi uçlarda yaşayan ve zalimlere karşılık veren diğer kanun kaçağı topluluklarına benzetmişlerdir.

Tarihin aslı o kadar masum değil. Kazaklar; Çarlar döneminde paralı askerler ve sömürgeciler olarak hizmet ettikleri gibi, emperyalizm karşıtı isyanları da ateşlediler ve 19. yüzyıla gelindiğinde askeri ve polis devletinin asi de olsa elit bir uzantısı haline geldiler. Ayrıcalıklı dokunulmazlık karşılığında devletin diğer düşmanlarına karşı şiddet uyguluyorlardı. Yuri’nin büyükbabası Ivan onu ülkesi ve özgürlüğü için savaşmaya çağırması Amerikan vatansever askerlerinin Orwellci diliyle aynıdır.

Natalka (Yuri’nin sevdiği kız) film boyunca çiftliklerinde kalır ve Bolşeviklerin acımasızlığına ve kıtlığın giderek artan şiddetine ilk elden tanık olur. Yetkililer köylüleri ölüm ve mülksüzleştirme tehdidiyle kooperatife katılmaya zorlar ve bu süreçte topraklarını teslim ederler. Yerel komiserin, ailesinin hayatını bağışlaması karşılığında Natalka’ya tecavüz etmeye çalıştığı üzücü bir sahne var. Bu dedemlerin köyünde de olan bir şeydi. Askerlerin bekar kadınlara tecavüz etme olasılığı daha yüksek olduğu için ikisi de genç yaşta evlenmiş.

Stalin’in gerçekçi olmayan tahıl kotalarını karşılayamamaktan duyduğu hayal kırıklığı tahıl kotalarını artırmasına yol açınca birçok köylü yiyecek için hayvanlarını öldürmeye başlar. Kasım ayına gelindiğinde, hedeflerini tutturamayan kolektif çiftlikler kara listeye alınır ve orijinal miktarın 15 katını teslim etmeleri söylenir. Sovyet yasaları, çiftçilerin herhangi bir fazlalığı kendilerine saklamadan önce kotalarını karşılamalarını talep eder. Bazıları zengin olmakla suçlanır. Zengin olmak için devletin resmi kriteri ücretli işçi çalıştırmak, toprak kiralamak ya da ticaretle uğraşmak olsa da, bu tanım zaman içinde komşularından biraz daha fazla toprağa ya da hayvana sahip olan herkesi kapsayacak şekilde genişler. Başlangıçta hiçbir zaman net bir şekilde tanımlanmayan “zengin çiftçi”, komşuların kin yüzünden birbirlerini suçlamaları ya da örnek Komünistler gibi görünerek incelemeden kaçmaları nedeniyle hızla genel bir istismar terimine dönüşür.

Yuri’nin kardeşi Mykola Kiev’de Parti’ye katılır ve yerel bir memur olur. Marksizm-Leninizm ideallerine ve Stalin’in liderliğine inanır, gıda sıkıntısını ve Komiserliğin aşırılıklarını hızla değişen bir toplumun büyüme sancıları olarak görür. Ayrıca hükümetin Ukraynalılar için iyi şeyler yapmak istediğine ve onun yardımıyla Ukrayna’nın müreffeh ve saygın bir ulus haline gelebileceğine inanır.

Mykola’nın iyimserliği, Sovyetlerin ilk dönemlerindeki “yerlileştirme” politikalarını yansıtmaktadır; bu politikalar sayesinde hükümet, yüzyıllarca süren Rus baskısını telafi etmek amacıyla azınlık kültürlerini destekler. Neredeyse yüz yıl sonra ilk kez Ukraynalıların okullarda kendi dillerini konuşmalarına izin verilir. İronik bir şekilde, bu canlanma tam da Stalin’in planlarını tehdit eden ve ezmeye çalıştığı ulusal bilince yol açar. Soykırımın kültürel boyutunu Ukraynalı parti yetkilileri, aydınlar ve Yuri gibi sanatçılar idam edilir ya da Sibirya’daki çalışma kamplarına gönderilirken görüyoruz. Mykola ve onun gibilerin yerini Stalin’e sadık güçler ve bir yıl sonra “1933 Ukrayna milliyetçi karşı devriminin yenilgi yılıdır” diye ilan edecek olan kişisel temsilcisi Pavel Postyshev alır.

Stalin’in abartılı tasviri bir yana (içine kapanık bir paranoyaktı ve partilerde vardiyasız köylüler hakkında bağıracak türden bir insan değildi), gerçekler sağlam. Film, Sovyet politikalarının cezalandırıcı ve kötü niyetli doğasını vurgulayarak parti yetkilileri ve askerlerin kışın hayatta kalmak için saklanan zulalar için insanların evlerini yağmalamasını tasvir ediyor. Ukrayna SSC’nin, erzakları dışarıda ve insanları içeride tutmak için kasıtlı olarak ablukaya alındığını anlatıyor. Rus askerleri bu ablukada görev yapmak ve halkı terörize etmek için kullanılıyor. Sempatik Batılı gazeteciler trajediyi en aza indirmek için komplo kuruyorlar.

Kayıplar arttıkça ve mülksüzleştirilmiş köylüler yiyecek bulmak için şehirlere kaçtıkça, film yürek parçalayıcı derecede sahici bir kayıtsızlık hissini tasvir ediyor. Kiev sakinleri burunlarını kaldırıma dikiyor, açlık yok, sadece “yaygın yetersiz beslenme” var diyen resmi Pravda mısrasını okuyor ve sokaklarında biriken kurumuş bedenleri görmezden geliyor.

Bu noktada durup itirazlara dönmem gerekiyor. Holodomor’u gündeme getirdiğinizde siz okuyucuların karşılaşacağı itirazlara. Ukrayna dışında, Holodomor’a Yahudilerin neden olduğunu söyleyen bir Nazi bulma olasılığınız (bu, onların birçok komplo teorisinden yalnızca biridir), solcu inkarcılar bulma olasılığınızdan daha düşüktür. Holokost inkarcıları gibi, kasıtlı olmadığını iddia etmekle kasıtlı olduğunu iddia etmek (“…ama o adi zengin çiftçiler bunu hak etmişti”) arasında fırsatçı bir şekilde gidip gelecekler. Bu tür bir aptallık kolayca göz ardı edilebilir. Soykırım iddiası, Nazilerin Sovyet karşıtı propagandasından veya Robert Conquest’in Soğuk Savaş tarihlerinden değil, kelimeyi icat eden Raphael Lemkin’den kaynaklanmıştır. Stalin, kendi parti yetkililerinden kotaların gerçekçi olmadığını biliyordu ve Rusya’nın çoğunlukta olduğu bölgelerde yapılmayan bir şekilde kotaları azaltmak yerine ikiye katlamayı seçti. Kaganovich ile yazışmalarında Ukrayna’yı sadakatsiz unsurların barut fıçısı olarak gösterdi ve uyguladıkları politikalar bu potansiyel kargaşa hissine doğrudan bir yanıttı.

Kendileriyle çelişen bu iddiaları ortaya atan insanların çok azı bunları gerçekten düşünmüştür; bunlar, istismarcı tarikatlarının onları aynada tekrar tekrar okumaya zorladığı birçok satırdan sadece biridir. İdeoloji bir paket anlaşmadır ve sosyal sermayelerini korumak ve tüm dünya görüşlerinin çökmesini önlemek için bazı şeyleri (özellikle kendilerine) itiraf etmemeleri gerektiğini hissederler. Böylece yalanı içselleştirirler. Zengin çiftçi ve Holodomor şakaları, aşırı sağcı helikopter memleri ile aynı amaca hizmet ediyor: kendilerini ve diğerlerini duyarsızlaştırarak kendi gaddarlıklarıyla rahat olmalarını sağlıyor.

George R.R. Martin’den alıntı yaparsak, tamamen siyah giyinmiş, kafataslarıyla süslenmiş ve görevleri zararsız bir dini azınlığın üyelerini avlamak, onlara gaz vermek ve sonra fırınlarda pişirmek olan kötü adamlarla bir hikaye yazsaydınız, herkes bunun haddini aştığını söylerdi. Normal deneyimlerimizin o kadar dışında kalan zalimlik dereceleri vardır ki, kendimizi ontolojik uyumsuzluktan kurtarmak için refleks olarak bunlara gülüp geçeriz. Kimse takım elbiseli ve kravatlı saygın beyaz bir milliyetçinin ya da evsizlere yemek dağıtan bir Maoist’in gerçekten böyle şeyler yapabileceğine inanmak istemez. Müstakbel totaliterler bilir bunu. Bu yüzden bir dahaki sefere her şeyin farklı olacağına dair belirsiz güvenceler ve gerçekten umursamadıklarının sinyalini vermek için şakacı bir nihilizm karışımıyla bu kör noktayı kullanırlar. Köpek düdüğünü** sadece sempatizanlar ve mağdurlar duyabilir ve bu sonuncular aşırı tepki gösterdikleri ya da geçmişte yaşadıkları için kolayca gözden çıkarılabilirler.

Bu nedenle bölünmelerimizi örtbas etmek için bahaneleri kabul ediyor ve hepimiz temel motivasyonlarımızı samimiyetle tartışarak işe başlarsak dağılacak olan otoriterlerle yüzeysel işbirliğini mümkün kılıyoruz. Bazen daha acil hedeflere ulaşmak için gereklidir bu. Bazen güç arayışı o kadar üstü kapalı, o kadar doğru bir şekilde yönlendirilmiş ya da yakın bağlamdan o kadar uzak görünür ki, göz ardı edilebilir. Bazen sadece geniş bir insan kitlesine ya da hızlı ve doğrudan bir eyleme ihtiyaç duyarsınız. Ancak bu tavizlerin sınırları ve maliyetleri vardır.

İster ezilenlerin “ilerici” milliyetçiliğini desteklemek, ister diktatörlerin ve polislerin sizi gerçek niyetleri konusunda aldatmalarına izin vermek olsun, hangi yolu seçerseniz seçin, sonu kötü olacaktır. Anti-emperyalizm vatanseverliğe ve ulusu arındırma arzusuna kanarken, kendinizi Maidan protestocularının konumunda bulacaksınız. Ya da eski Komünist müttefikleri almaya gelirken ofisinde kafasına bir tabanca dayayarak oturan Mykola gibi bir sonunuz olacak.

*Karayipler’in bazı bölgelerinde yaşayan ve aslen kaçan kölelerin soyundan gelen çeşitli toplulukların herhangi bir üyesi.

**Siyasette köpek düdüğü, muhalefeti kışkırtmadan belirli bir gruptan destek toplamak için siyasi mesajlarda kodlanmış veya imalı bir dil kullanılmasıdır. Adını köpekler tarafından duyulabilen ancak insanlar tarafından duyulamayan ultrasonik köpek düdüklerinden almaktadır.

Bu platformda yapılan çeviriler tamamen bağışlarla finanse ediliyor. Burada okuduklarınız hoşunuza gidiyorsa eğer, sizi katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Nasıl destek verebileceğinize dair talimatları C4SS’yi Destekleyin sayfasında bulabilirsiniz:
https://c4ss.org/c4ssyi-destekleyin

Anarchy and Democracy
Fighting Fascism
Markets Not Capitalism
The Anatomy of Escape
Organization Theory