Bir Liberteryen Değerlendirmesi
Kevin Carson, Communal Property: A Libertarian Analysis. Center for a Stateless Society Paper No. 13 (Summer/Fall 2011).
III. Verimlilik Sorunu
Ortak mera ve açık tarla sisteminin verimsiz olduğu iddiasıyla yapılan eleştirilerin birçoğunun, incelendiğinde sahte olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasında Chambers ve Mingay tarafından dile getirilen ve Çitlemelerin savunucuları tarafından sıkça atıfta bulunulan itirazların çoğu yer almaktadır- ki bunları ekte inceleyeceğiz. Ancak Henry Sumner Maine tarafından ortaya atılan en inandırıcı sorunlardan biri, ekili alanın genişletilmesi acil bir gereklilikken boş arazilerin ıslah edilmesiydi. Ve ekimi boş alanlara doğru genişletmedeki başarısızlık, köy içinde buna bağlı bir dizi sosyal çarpıklığı da beraberinde getirmiştir.
Her ne kadar köy komünleri “bir aşamada” demokratik olarak yönetilse de, Maine’in Yerleşim zamanında özellikle Hint köylerinde gözlemlediği gibi, zamanla “oligarşiye” dönüşme eğilimi gösterdiler. Köy komününün göreli demokrasisi, “insanların topraktan daha değerli olduğu” daha önceki zamanlarda “yabancıları özümseme kapasitesinin” nispeten daha yüksek olmasından kaynaklanıyordu. O zamanlar köyler, “yeni emeğin aşırı değeri” nedeniyle, yabancıları kabul etmeye ve onlarla birleşmeye daha istekliydi, onları köy kardeşliğinin ayrıcalıklarına ve toprağa eşit erişim haklarına kabul ediyorlardı. Ancak artan nüfus mevcut ekim alanlarıyla karşılaştıkça, toprak insanlardan daha değerli hale geldi ve bunun sonucunda, daha prestijli ailelerin toprağa erişim üzerindeki kontrolüne ve erişim haklarını güvence altına almak için gereken artan hürmete dayalı bir toplumsal tabakalaşma ortaya çıktı. Aynı zamanda köyler, dışarıdan gelenleri yalnızca kiracı olarak kabul eden “kapalı şirketler” olma eğilimindeydi (böylece modern kooperatifler ve kibbutzimlerin üye olmayanları ücretli işçi olarak işe aldıklarında başlarına gelen iki kademeli işgücü sorununu yarattılar). Elbette tüm bunlar bir çıkar çatışmasına yol açmış, ekilebilir arazinin boş araziye doğru genişlemesine izin verme konusunda yavaş ve isteksiz davranmak köydeki baskın ailelerin çıkarlarına hizmet etmiştir.
Main, Cornwallis’in Bengal’deki Yerleşiminin aldığı biçimin tek avantajının, boş araziyi geliştirme sorununun üstesinden gelmesi olduğunu savunmuştur. İngilizler, Zemindarları bir bedelsiz toprak ağaları sınıfı haline getirerek, onları “tali sahipler üzerindeki güçleri” üzerindeki tüm geleneksel sınırlamalardan kurtardı ve egemenlikleri altındaki atıkları tam olarak tasarruflarına verdi. Zemindarlar, köylerin erişim üzerindeki geleneksel kontrollerinden kurtardıkları bu atıkları, buralara yerleştirdikleri topraksız köylülerden oluşan koloni köyleri tarafından ekilebilir hale getirdiler. Maine’e göre, büyük miktarda ekilmemiş atığın bulunduğu ve ekimin nüfusu beslemek için yetersiz olduğu ülkelerde, bir toprak ağasının bedelsiz mülkiyeti, atık ıslahı üzerindeki geleneksel kısıtlamaların üstesinden gelmenin ve ekilen alanı genişletmenin bir yoluydu.100
Ancak bana öyle geliyor ki, bu sorunun kökeni, geleneksel kısıtlamaların üstesinden gelmek ve atıkları ekim altına almak için diktatöryal bir güç istemek değildi. Sorun, köy komününün ekilmemiş atıklara erişimi kontrol etme konusundaki gayrimeşru ve özgürlükçü olmayan gücünde yatmaktadır. Köyün ekilebilir arazileri, otlakları ve çayırları, üyelerinin kereste ve yakacak odun toplama alışkanlığına sahip olduğu ormanlık alanları, yukarıda Roderick Long tarafından tarif edildiği gibi, köyün emeğinin toprağa karışmasıyla kolektif olarak çiftlikleştirilmiştir. Ancak toprak, sadece kullanılmayan araziler üzerinde hak iddia ederek değil, ortaklaşa fiili geliştirme yoluyla toplu olarak mülk edinilebilir. Ekilmemiş boş araziyi yurt edinmemiş olan köyün, ne topraksız yabancıların ne de kendi görece ikincil üyelerinin boş arazide yeni bir köy kurmasını kısıtlama hakkı vardır.
Referanslar
100 Maine, Village-Communities, pp. 163-166, 178-179.