Tercüme eden/Translated by: Canberk Aygün
Her çeşit yasak, ne kadar makul olursa olsun, kaçakçıları beraberinde getiriyor ve hiçbir devlet ne kadar otoriter olursa olsun, herhangi bir şey üzerinde tam bir yasak uygulayamıyor. Bu nedenle, Berlin’deki bir baba, Alman yasalarına göre aslında yasadışı bir sembol olan çocuk oyun alanına boyanmış swastikalar keşfettiğinde, sorunu kendisinin çözmesinin daha etkili olacağını fark etti.
Baba, yakında bulunan bir sanat malzemeleri mağazasında ödeme tezgahının üzerine iki adet püskürtme kutusu yerleştirerek kasiyere ne yapmayı planladığını söyledi. Kasiyer, adamın kararlığına hayran kalmakla birlikte, onun aslında bir grafiti sanatçısı olmadığını fark etti ve ona yardım etmeye karar verdi. Ve böylece kasiyer, STK Kültürel Mirası ile birlikte, swastika grafitisini nefretten arındırılmış güzel sanat çalışmalarına dönüştüren bir proje olan #PaintBack‘i başlattı.
Daha önce de belirtildiği gibi Alman yasaları (Strafgesetzbuch bölüm 86a), siyasi partiler, propaganda, tezahürat, selam ve semboller de dahil olmak üzere Ulusal Sosyalizm ile ilgili herhangi bir şeyi kesinlikle yasaklıyor. 2. Dünya Savaşı’nın rezil olaylarını takiben, Nazilerden arındırmaya ilişkin bu yasal çerçeveye rağmen, Almanya’daki neo-Nazi faaliyeti hala devam ediyor ve bu kanunlar yürürlüğe girdiğinden beri siyasi bir temsil bile kazanmış durumda. Yürürlükteki tüm yasalar gibi, bazı etkinlikleri yasaklamak, asıl katılımcıların taktik ve yöntemlerini değiştirip aynı faaliyete devam etmesine yol açıp, kanun hükmünün gerçekten kötü bir faaliyette bulunmayan kişilere karşı kullanılması nedeniyle başarısız oluyor. Nitekim, yasa “propaganda amacı veya eylemin sivil aydınlanmaya katkı sağlaması, anayasaya aykırı amaçları önlemesi, sanat, bilim, araştırma veya öğretmeyi teşvik etmesi, mevcut tarihsel olayları rapor etmek veya benzeri amaçlarla kullanılmasıyla uygulanabilirliğini yitirir.” olarak değiştirilene kadar bir takım anti-faşist, anti-Nazi amacıyla swastika kullanımından dolayı bu yasa altında zulüm gördü.
Faşist grafiti söz konusu olduğunda, yasaların herhangi bir grafiti sanatçısına karşı uyguladığı muamelenin aynısı geçerli. Çoğu, polisten kaçacak kadar dikkatli ve sanatçıyı daha sonra takip etmek, tanık olmadıkça imkânsız olmasa bile zor. Öyleyse, böyle bir nefretin bir toplumda hoş karşılanmadığını göstermek için ne yapılmalı? Böyle gruplarla direk yüzleşme gibi bariz taktiklerin dışında, propagandalarını yaymaktan alıkoyma olabilir mesela.
Geri kafalı sembolleri çiçeklere, sevimli hayvanlara, pencerelere ve diğer şaşırtıcı parçalara dönüştürmek, nefret sembolleriyle mücadelede devleti veya genelde polisten oluşan özel korumaları içermeyen başka yollar bulunduğunu ispatlıyor. Bu barışçıl tepki, vatandaşların nefretle yaratıcı bir şekilde mücadele edip şehri daha iyi bir yere getirmesine olanak tanımanın yanında, PaintBack için birçok tasarımı üreten yerel çocuklarla da ilgilenmesini sağlıyor.
Projeye katılan kasiyer Ibo Omari: “Çocukların farklı bir hayal gücü var. Bir haç, onlar için sadece bir sembolü ifade ediyor” diyor. “Onlar, ırkçılık ya da Nazilerle bağlantı kurmuyor. Tasarımlarını yetişkinlere göre daha kolay tasarlama eğilimindeler, bu yüzden tasarımların çoğu çocuklar tarafından oluşturuldu. ”
Nefretle mücadelenin, yerel çocukları içeren bir topluluk sanat projesine dönüştürülebileceğini kim bilebilirdi? Bu, yalnızca devlete güvenmek yerine, kendi sorunlarımızı çözmeye karar verdiğimizde ortaya çıkabilecek birçok yaratıcı fikirden sadece biridir.